Sivas'tan sonra yazılamaz! Soma'dan sonra otuzbir çekilir.
Ayhan terk etti beni. Sanki sevgili miydik? sanki neydik? sanki neydi? Çayı ondan istedi benden. Önceden "iş" bitince çeker giderdi. Şimdi çay istedi, sigara tüttürdü, dert yakındı, hayattan, üçüncü sayfa filmini anımsatmayacak bir monolog geçti aramızda. Antalya gidişte bir kadınla tanışmış. Namuslu. onunla evlenecek. Artık eskisi gibi -hatta hiç- görüşemezmişiz. Sana ben bakarım dedim. Evime baktı, sen daha kendine bakamıyorsun, kardeşlerine bak dedi, huzurevinde ölmek istemiyorum. o "işi" gecenin hatrına iki defa yaptık. beraber uyuyamadık ama. Yarın sabah gideceğim dedi. Aziz nesin nerede? nerede aziz nesin çıkmıştır, yok içerdedir. Ayhan'ı sevmiyordum. Ama belki bir hayatım olur, onun bunun dilinde salça olmamayayım, "ee eşcinseller de aile kurabiliyorlar mı ki ama"larına maruz kalmamayım istedim. Olmadı. Ayhan boynumu güzel öperdi. Bir adam boynunuzu güzel öpüyorsa, ya bir gün terk ederdi ya da sırılsıklam aşık olurdu size. Gir içerden yak oğlum, çok iyi görünüyor aferin,
Münevver'le artık konuşmuyoruz. Terk ettim onu. Yakup'la görüşüyormuş. Ya da öyle hissediyorum ve bu hissi sürekli yaşamamak adına terk ettim onu. Beraber Mardin'de yaşayacaktık. Olmadı. Yakacan ki bunları böyle, bez olacak ki bez.
Ankara otogarında sabah. Yaz da olsa soğuk. Ankara hep soğuk. Bugün 2 temmuz. Defterime bir şeyler karalıyorum. Defterime hep buraya yazacağım diye bir şeyler karalarım ama buranın başına geçince de başka şeyler yazarım. Yüksek lisans başvurusu yapmaya geldim. Gürültü çıkarmaya geldim! Yüzünde bir yer romanı elimde. Hava sıcak. Ellerinde giriş belgelerini katlayıp yelpaze gibi kullanıyor bekleyenler, bense okuyorum, ilerinin boktan sosyal hizmet akademisyeni olacak aydın sürüsü kitap okuyacağı yerde, yalancı yelpaze-giriş belgelerisi var. Aydın olmak sorumluluk ister, 2 temmuz lan bugün böyle plazası olan bir şirkete başvurur gibi..yakamıyorlar, gaz maz hiç bir şey yok mu?
Bu ülkeye dair dertlerim var ve kurtulamıyorum bu duyarlılıktan, bir gün çıldırtmaktan korkuyorum, Soma'dan yeni geldim, acıyı gördüm, susan sontag, imre kertesz gibi, anlatmam gerek bunları, anlatmam için dışarıda burayı bekleyen bok sürüsünün sırf statü kazanmak için burada oluşları gibi değilim, çünkü dışardakiler gibi diğerleri anlatmam için buraya ihtiyacım var, kapı açacak burası bana, araştırmam, görmem için. İşte bunun için kabul etmelisiniz beni. dedim jüriye. kabul ettiler. Allah'ım cehennem ateşi, içeriye beni de!
"Auschwitz'den sonra şiir yazılamaz" demiş Adorno. Ya Sivas, Dersim, Maraş, Soma, Kozlu, Taksim? Kafirlerin ateşi işte.
Ben Ouz'a aşıktım. Dünyanın azınlık ordusuna ilk kötülüğünü Hrant öldürülünce hissettim. Orkun denen idiot'un müzikçalarında beyaz bereliye şarkı yapan şarkıcıyı dinlerken Ezgi'nin aniden defterlerini sıraya vurduğunda anladım. Dünya erkeklerin ve Onların dünyasında. Sadece işçilerin ezildiğini sanıyordum halbuki. Üniversiteyi kazandığımda o solcu geçinen parti kirpiğime sürdüğüm rimeli dert edindiğinde solcu da olamadım.
O zaman dedim ben de hiç olurum. hiç.
ben ayhan'ın yatağında ayhan'ın bir gün terk edeceğini bile bile otuzbir malzemesi hiç oldum sonra
ben yakup'un gözlerinde kaybolacakken bir hayat belki iki demli çaylı bir hayat kuracakken yakup'a peynir ekmek kesecek iken hiç oldum sonra
ben Ouz bana arkadaş olacak iken tempraaaa araba ile dolaşacakkk iken hiç oldum sonra
ben Sinan ile İstanbul'da balık ekmek yiyecek iken Eminönünde hiç oldum sonra.
Ben Sivas'ım Soma edip'in bir dizesiyim ben Ahmet Abi'yim
Kurtar aklımı bu yapışkan cinnetten!
x
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder