12 Aralık 2015 Cumartesi

Arabesk ya da Nişanlısı yok ki.

           Aşağılık babamın her ay benden para almasına - üstelik sırf kendi hayali olan sikik bir gecekondu için ve gecekondu da ben hak sahibi olamamak için - kızmadım da, en son "Niye o nişanlı değil ki, her ay o kadar para kazanıyor, göndersin" demesine mi kızdım yoksa her ay yok yere para yatırmaya bahane mi buldum bilmiyorum. Bildiğim sadece babamın ölümümü kendi fermanıyla verdiği. Dayanamıyorum artık. Aile denen kavrama. O aile ki - beni mutfakta ders çalıştırdı, şimdi paralel denen o toplulukta her sabah soğuk suda abdest aldırıp namaz kıldırdı, sikik yurtta erkek penislerinin ne kadar büyük olduğunu kanıtladı, servis paralarını ağzımla ödetti - Bıktım. Çukur. Dip boya. artık. Kokuşmuş. İnanmıyorum. Bazen ölümümden sonra üzülmeyeceğini düşünüyorum onun. Gecekondu için gelecek olan para gidecek ona üzülecek. Zalimsin diyor abim. Babaların öbür dünyada hakkı hukuku işte. Ondan. Bir yerde okudum Sinan Sülün müydü neydi? Bir evin en mükemmel hatalarıdır babalar demişti bir öyküde. Çok acıyor. Kapanmıyor. Kapanması için çaba sarfettim valla. Yattım birçok erkekle. Ki onlarda babamdan farklı çıkmadı. Ya götüm ya paran? sikik. 
          
           Mutluluk ne biliyor musun? Çocuklar. O kampta mutluydum ben. Bunu farkediyorum günden güne. Keşke o tırlarıyla ünlü derneğe çok saldırmasaydım da beni o kampta çocuklarımla barınabilseydim. Oyunlar oynasaydım. Çünkü o çocukların hepsini kaderim olarak görüyordum. Hepsi birer sokak köpeği gibi. Üşüyorduk. 
   
          Belki ilk defa bu kadar içsel ve kişisel yazıyorum. Kafam çok karışık. Yıldız tilbe bile avutmuyor artık. Bir keresinde hastanenin önünde sokak köpeği vardı, severdim. Diren demişti "kendine benzetiyorsun onları değil mi?" gülmüştüm. Ama evet, onlara benziyorum. Babasız ve çok erkekli sokaklarda ürkek o köpeklere. 

      Bir Ouz vardı, babasıyla çok iyi anlaşırdı. Kıskandım hep. Babası ona harçlık verirdi filan. Arabanın anahtarı. Ama evde, hayata bunu hiç yansıtmadım. Sonra hasta dediler bana. Dengesiz, tutarsız. Bir babam olsaydı olur muydum bilmiyorum? bir keresinde yazdı. Ouz'un babasıyla tanıştım. Gittim konuştum. O küçük adamla. Ne söylediğimi hatırlamıyorum şimdi. Sadece adamın küçük gözlerinin üstündeki gözlükleriyle tuhaf bakışını hatırlıyorum. Ouz'un hayatına ait olmak istedim. Çok salakça. Kimsenin hayatına sahip olamadım. 

     Kimse samimi gelmiyor. Valla kız. Münevver bile. Onlar bile en azından bağlı olduğu feodal adetlerinden dolayı sıkı sıkı bağlılar. "Babamı sevmiyorum ki ben yaee" diyenleri kendimle kıyaslamadım hiç. Çünkü biliyorum ki içlerinden babalarına karşı ufak bir duygu vardı. Münevverin bile. Cansunun bile. En azından babaları yüzünden daha küçükken oral seksle tanışmamışlardır. 

   Geçenlerde Miss Violence filmini izledim. Çok ağladım yine. 
   Çabaladım ama. Çok okudum mesela. İzledim. Savaştım. 

Meyve tabağında çürüyen portakal kabuğu gibiyim. 

    Biraz anlasa? sadece biraz diyorum. İnsanlar babalarından bahsedince de bir şey hissetmiyorum. Bir Ouz'un babasını kıskanmıştım. Sonra çıkınca Ouz hayatımdan. Geçti gitti sandım. Geçmemiş. 
Allah belanı versin freud! 

    Çok mu demagoji yaptım, zaten okumuyorsunuz ki. Kendi babalarınızla mutlusunuz. Birinde Yakup'a anlatmıştım babamı. Geceydi. O anlatmadı. Zaten Yakup'la beraber kaybolur sandım babam. Hortlak gibi yine çıkıyor. Kaçamıyorum.

   Hiç sevilmedim ben. Yani gerçek anlamda. Doğan bana "sadece sana sarılmak istiyorum" deyince, korkuyorum, kesin para isteyecek benden. kesin. Babam da öyle yapardı. İçmediği gün. Ertesi günkü katliama hazırlık yapardı. Ablam çok mücadele etti. Sonra alaman bir salağa kaçtı. Öbür ablama salça oldu sonra. O da asla benim bile altına yatmayacağım o faşistten sırf bakan istiyor diye üç çocuk yaptı. Şimdi sıra ben de. Ama benim kaçacak yerim yok. 

     Önceden Ezgi'ye kaçardım. Babası Zeki Amca'ya. Şimdi onlarda yok. Neredesin Ezgi? Bak devrim de gelmedi. Nişanlı değilim ki ben. Kimle nişanlanayım? Doğan evli. 

      Ayhan bir keresinde tam içimdeyken, tam böyle orgazm halindeyken işte, kızı aramıştı. Ayhan hemen üstümden kalktı kızıyla konuşmuştu. Ayhan, o anda adam kessen üstümden kalkmazdı. Adam kızı için kalktı. Üstelik o kız, Ayhan'ın istemediği adamla evlenmişmiş. Sonra konuşmamışlar bir süre filan. O gece kıskandım onları. Kaçtım oradan. Sözde Ayhan'ın bile benden daha değerli bir şeyi varmış: kızı. 

     Ben babam için değerli değilim. Aslında hiçbirimiz değiliz. Kızkardeşlerim orospu olmaması şaşırtıcı. Olsalar. Ben olsam olurdum. Bunun kardeşi var, ondan daha bok. Ayşe kendini kesti. 

     Eren'e de inanmıyorum. Onları da devlet bu hale getirmiş, ha devlet ha baba, ne fark eder, ama eren'e sorsan, "biz hep eziliyoruz beyaaa" 

       Beni çocuklarımın yanına gömün. Arada mama filan bırakın da sokak köpekleri gelsin yanıma. 

        Çokonat atın arada. Severim bilirsiniz. Aman. Bende o göt yok. Öyle beşinci kattan bıraksam kendimi. YOK. 

    Kimsenin beni mutlu etmediği bir yerdeyim ama. Valla. Tatminsizlik. Balonun içindeyim. Böyle bok kokusu.

     Kimseye inanmadığım bir yerden ayrılmak o kadar da zor olmasa gerek. Belki Hamide, belki Gizem - aman o da evlenecek, - Cansu'ya sığınıyordum, yüksek lisans belasında. herkes kendi işinde. 

     Bir çıkış bulsam, bıktım. Abimle konuşmak yetmiyor. Ablamla da. Ailemden kimseyle konuşmak istemiyorum. Diğer insanlarla konuşsam da anlamıyor. 

      İşte Eren inanmıyor. Gizem, Cansu filan. Münevver salağı. Ezgi. 
Çok isim var. Hem inansalar ne değişecek. Beni hasta eden bu adam hem devlet hem erkek işte. O gece yakup inanmıştı. Açtık. Domatesi ekmeğe sarıp yedik. O inanmıştı o da gitti. 

      Yakup inandığı için de konuşmamış olabilirdi benle. Bilemiyorum. 
Bazen sussam hep. Ölümüne. Edip cansever'in böyle bir dizesi vardı sanırım. 
Artık Edip de tatmin etmiyor. 

       Çok konuştum Özür dilerim. 




1 yorum:

  1. katı olan her şey buharlaşıyor ve dünya büyüsünü yitiriyor.

    YanıtlaSil